21 Mart 2012 Çarşamba

Başbakan biz büyük devletiz diyor. Evet biz büyük devletiz ama sen küçük başbakansın

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gurup konuşması:
21 Mart 2012
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4+4+4 teklifini değerlendirdi.

AKP'nin, "eğitim reformu" diye kanun teklifi getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, "Yaptığımız düzenleme ideolojik değil, pedagojiktir" dediğini hatırlatarak, şöyle dedi:

"Ne güzel bir cümle değil mi. Adım gibi eminim, ideoloji konusunda bir iki cümle kurabilir Recep Tayyip Erdoğan ama pedagojiyi bilmediğine adım gibi eminim. Pedagojinin ne anlama geldiğini bilmez. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp. Eğitim uzmanlarını çağır, öğren bakalım. Çağırdı mı? Hayır. Bir pedagoji uzmanını bile dinlemiş değil ama pedagojiden söz ediyor. Birisi eline vermiş bir not, 'pedagojik değil' diye, o da kalkmış onu söylüyor.
Bıraksın pedagogları bırak bir anneyi çağırın. 5 yaşındaki çocuk okula gider mi, gitmez mi?"

Ana okula giden çocukların eline makas verildiğini ve kağıt kesmesinin öğretildiğini kaydeden CHP Genel Başkanı, "Parmak kasları gelişsin diye. Sen daha bunu bile bilmiyorsun kalkmış pedagojiden bahsediyorsun. Pedagojiden bahsetme boyunu aşar çünkü o" dedi.

"Bir top var ortada"

Milli Eğitim Komisyonu'ndaki tartışmalar ve yasa teklifinin komisyondan geçmesine de değinen CHP Genel Başkanı, "Bir top var ortada TBMM Başkanı'na verildi. Talimatla çağırdılar. Komisyonu işgal ettiler. CHP milletvekillerini içeri almadılar. Ellerinde bir tek silahları eksikti. Tayyip Bey öyle talimat vermiş" ifadelerini kullandı.

Meclis Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Nabi Avcı'yı sert sözlerle eleştiren CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:

"Ve Sayın Nabi Avcı, entelektüel birikimine üzülüyorum. Öğretmeni bir mektup yayınladı. Nabi Avcı o mektubu alsın sessiz bir odada okusun. Ama yapmaz. Çünkü koltuk daha önemli onun için. O koltukta oturacak vicdanını pazarlayacak. O öğretmenini bile dinlemiyor. Bir makam arabam olacak bir sekreterim olacak, Recep Tayyip Erdoğan sırtımı sıvazlayacak ben bütün entelektüel birikimimi Recep Tayyip Erdoğan'ın uğruna ayaklarımın altına alacağım. Bu sana yakışmıyor Sayın Avcı."

Başbakan'a, "Neden 8 yıllık kesintisiz eğitime karşısın" diye sorulduğunu ve "Zorbalıkla gelen bir düzenlemeyi biz demokrasiyle ortadan kaldırıyoruz" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu ifadenin pedagoji ile bilim ile ahlakla bir ilgisi var mı? Bir Başbakana kin ile yola çıkmak yakışır mı? Sen kinle yola çıkıyorsun, yüreğinde kin var senin" dedi.

"Onların belgelerinden söz edeyim" diyen CHP Genel Başkanı, 9. Kalkınma Planı'nı örnek göstererek, şunları söyledi:

"Ne diyor, eğitim sisteminin geliştirilmesi bölümünde. Parlamentodan geçti. Zorunlu temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla öğrenci sayısında büyük artış sağlanmış ilköğretimden ortaöğretime geçişler artmıştır, diyor. Kalkınma Planı söylüyor. İntikam duygusu ile yola çıkılır mı? 8 yıllık kesintisiz eğitimde ne olmuş okullaşma oranı yüzde 99'a çıkmış.
Niye bunu değiştiriyorsun, bana mantıklı bir gerekçe söyle. Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı? Nedir bu kin, nedir bu intikam duygunuz? Arkadaşlarım araştırdı. Eğitim nasıl olmalı, iş ilanlarında işverenler neyi öne çıkarıyor. İletişim becerisi var mı, yok mu, problem çözme kabiliyeti var mı, yok mu, aradıkları bunlar. Temel eğitimi alırsanız yeni mesleği her zaman intibak edebilirsiniz."

Başbakan'ın eğitimle ilgisi olmadığını iddia eden CHP Genel Başkanı, "Onun görevi bizim çocuklarımızın geleceği ile oynamak. Sayın Başbakan sen bunu niye getiriyorsun? Çık milletin önünde açık açık söyle. Din eğitimi ise gel diyoruz kaçıyorsun, gelmiyorsun" dedi.

Meclis Başkanı'nın, Nabi Avcı'ya gönderdiği yazıyı hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Sayın Meclis Başkanı yazı yazmış topu üstünden atıyor böylece, Nabi Avcı'ya şu şikayetler geldi, gereğini yap diye. Senin denetim görevin var. Sen denetim görevini niye yapmıyorsun. Nabi Avcı'ya topu atıyor. Nabi Avcı'da raporunu göndermiş, komisyon raporunu.
Sayın Nabi Avcı'ya yararı olur mu olmaz mı bir bilgi vermek isterim. Öğretmenin mektubunu vicdanıyla okumuşsa teklifi iade edebileceği bir yasa maddesi var. 3067 sayılı kanun. Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konulması ve Bütünlüğün Korunması Hakkında Kanun. Bu kanunun 3. maddesi, 'TBMM komisyonları kendilerine havale edilen kanun tasarısı ve teklifleriyle bu tasarı ve teklifler üzerinden verilen değişiklik önergelerini kalkınma planlarına uygunluk bakımından inceler ve uygun bulmadıkları takdirde reddederler' diyor.
Peki bu teklif hükümetin programında var mı, yok. Kalkınma planlarında var mı, yok. Milli Eğitim Bakanlığı strateji planında var mı, yok. Nabi Avcı'nın yapacağı tek şey var bu teklifi iade etmek. Yapabilir mi, yapamayacağını ben de biliyorum. Koltuk uğruna, araba uğruna. O kadar yıl okudun, insan yetiştirdin, bir insan entelektüel birikimini geçmişteki başarılarını bir araba uğruna feda etmemeli. Ayıp yapıyorsun" şeklinde konuştu.

Söz konusu teklifin bir torba kanunu olduğunu belirten CHP Genel Başkanı, "İçine birde Kamu İhale Kurumu ile de bir düzenleme yapıyorlar. Kurumun içine yolsuzluk yapacak çete kurdular. Bu çete yeterli güvenliğe kavuşmuş değil öyle anlaşılıyor bu kanuna yasalar bir tarafa atılarak yeniden yolsuzluk yapmanın güvencesi getiriliyor. Milyarlarca dolarlık ihale Kamu İhale Yasası'nın dışına çıkarılıyor. Mal alımları buna göre yapılacak. Çocuklar üzerinden siyaset ve bu. Tayyip Erdoğan'ın çocukları falan düşündüğü yok. O acaba yolsuzluklar nasıl yapılır, ben bunlara nasıl kılıf hazırlarım bütün düşüncesi ve bu kanunda bunu gösteriyor" dedi.

"Konu kriminoloji"

Başbakan'ın sözlerini hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Konu ideolojikmiş yok efendim ne ideolojisi konu pedagojikmiş yok efendim konu kriminolojik arkadaşlar. Konu bu. Konu suç. Suçu nasıl örterim, malı nasıl götürürüm konu bu. 18-20 milyar dolarlık bir olay bu. 2030 yılına kadar istediği malı istediği adamdan alacaksın. Ve bunun adımına eğitimde reform diyeceksin. Sen yolsuzlukta reform yapıyorsun. Yolsuzluk yapanlara güvence sağlıyorsun. İnsanda biraz Allah korkusu olur. Milletin cebinden çalıyorsun, çocukların geleceğini çalıyorsun. Sonra da ortaya çıkıp biz eğitimde reform yaptık diyorsun" ifadelerini kullandı.

Başbakan'ın, Sosyalist Enternasyonal'in toplantısına yönelik sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Sosyalist Enternasyonal toplantısını yapacağız dedik. 'Şunun arkadaşı, bunun arkadaşı' diye bir sürü suçlama yaptı Sayın Başbakan. Allah'a çok şükür benim Berlusconi gibi bir arkadaşım yok. İtalya'da sokağa çıkamıyor. Başbakanlığı bıraktı, sen de gün gelecek sokağa çıkamayacaksın eğer tutumun böyle devam ederse. Kaddafi de senin arkadaşındı. Kaddafi'yi sattın. Sonra onu sattın, linç edilirken sesin bile çıkmadı" diye konuştu.

Geçen hafta Konya'da bir uçak kazası meydana geldiğini kaydeden CHP Genel Başkanı, "Pilota mesaj gönderiliyor, uçak düşecektir, atla bir an önce. Bir ahlak dersi veriyor. Allah rahmet eylesin. Yapamam uçağı kurtarmayı deneyeceğim bu uçakta yetim hakkı var diyor.
Ben Recep Tayyip Erdoğan'a ne söyleyeyim. Allah seni ıslah etsin. Başka ne diyeceğim" dedi.

Butik devlet

Başbakan'a, CIA Başkanı'yla ne konuştuğunu soran CHP Genel Başkanı şöyle dedi:
"Niye kabul etti, anlamakta zorlanıyorum. Hem büyük devlet diyeceksin, Türkiye butik devlet değildir, diyeceksin kendi muhatabın olmayan birisini makamında kabul edip görüşeceksin.
Biliyorsunuz bu CIA Başkanıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında özel bir ilişki var, eski arkadaşlar, özel bir hukukları var. 4 Temmuz 2003'te Süleymaniye kentinde bizim askerlerimizin başına çuval geçiren Amerikan askerlerin komutanıydı bu kişi. Sayın Başbakan bunu davet ediyor. Ne konuşuyorsunuz Sayın Başbakan? Başını uzatıyorsun çuval geçiriyorlar. Bu ilişkinin sorgulanması lazım. CIA Başkanı başkan olmadan önce Afganistan'da NATO birliklerinin komutanıydı. Çuval olayından sonra bizim askerlerin Süleymaniye kentinde çuval olayından sonra Başbakan'a gazeteciler soruyorlar. Amerika'ya nota verecek misiniz? Sayın Başbakan şöyle diyor 'Bakın nota dediğiz müzik notası değildir, bunların bir ağırlığı vardır, aklınıza esince nota verilmez.' Senin askerinin başına çuval geçirilecek, sen Amerika'ya soru dahi soramıyorsun. Şimdi kalkmış efeleniyorsun. Afganistan'da 12 şehidimiz var, Türkiye büyük devlet. Türkiye'nin büyük devlet olduğuna inanıyorum da sen küçük bir başbakansın sorunumuz bu.
Askerinin başına çuval geçirilecek, beyefendiyi alacaksın karşılayacaksın, Allah bilir başını uzatmışsındır senin de başına çuval geçirmiştir. Hem büyük devletim diyeceksin hem soru sormaktan korkacaksın. Sonra da kalkıp Türkiye'de efeleneceksin. Yemezler. O efelenmeye izin vermeyiz. Senin gerçek kimliğini ben bu millete anlatacağım. Senin ne mal olduğunu ben anlatacağım."

1 Mart Tezkeresinin CHP'nin kararlı duruşuyla reddedildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "1 Mart Tezkeresi geçseydi, 12 değil belki 12 bin şehidimiz gelecekti. CIA Başkanı geliyor, Başbakan kabul ediyor, devlet protokolünde olmayan bir kural içinde kabul ediyor. Yeni vazife almış memurlar gibi heyecanla bir şeylere soyunmaya başladı. Neymiş, Suriye'de tampon bölge kurulacakmış, bunun adı savaş ve işgaldir. Senin ne işin var Suriye'de. Irak'ta 1.5 milyon Müslüman öldürülürken sesin çıkmıyordu da Suriye'de olunca mı sesin çıkmaya başladı. Irak'ta yüz binlerce Müslüman kadına Amerikan askerleri tecavüz ederken sen o askere başarı dilendin mi, dilemedin mi? Sen bu ahlaksızlığı yaptın mı, yapmadın mı?" dedi.

Tampon bölge tartışmalarına da değinen CHP Genel Başkanı, "Birilerine tampon ya da taşeron olmaktan vazgeç. Birilerinin tamponu olmak zorunda mısın? Birilerinin taşeronu olmak zorunda mısın? Türkiye Cumhuriyeti onurlu bir devlettir. Sen savaşa soyunuyorsun.

Sosyalist Enternasyonal'in toplantısı olacak, beyefendideki ifadeye bak, Suriye'ye destek vermek için. Daha toplantı olmadı. Rahatsız toplantı olmasından" diye konuştu.
Suriye'deki iki gazetecinin durumunu da anlatan CHP Genel Başkanı, "Sesi çıkıyor mu, gazetecileri kurtarayım diye yola çıktı mı? Onların da tercümanı biz olacağız. Sosyalist Enternasyonal burada toplanacak. Türkiye büyük devlet. Türkiye'de onun aklının almadığı onurlu bir muhalefet var. Onun kafası almaz. Ama biz bunu yapacağız" dedi.
"CIA Başkanı buraya gelmişken oturup bir basın toplantısı yapsa iyi olurdu" diyen Kılıçdaroğlu, " Belki Uludere'de öldürülen 34 yurttaşımızın katili kim öğrendirdik hiç değilse" ifadelerini kullandı.

"Ateş düştüğü yeri yakıyor"

Afganistan'da 12 askerin şehit düştüğünü ifade eden CHP Genel Başkanı, "Yüreğimiz dağlandı. Biz ne dersek diyelim ateş düştüğü yere yakar. Bizim büyüklerimizin bize söyledikleri bir şey var. Allah kimseye evlat acısı vermesin. O anneleri dinlerken onların yanına giderken duygulanmamak mümkün değil, insanın gözyaşları doluyor. 3 bin 500 km ötede görev yapıyorlar" diye konuştu.

Şehit düşen askerlerin isimlerini tek tek sayan Kılıçdaroğlu, "Onlar bu ülkenin birliği için yaşamlarını feda ettiler, onları rahmetle anıyoruz" dedi. CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:

"Şehit olmak en yüce mertebedir. İnancımıza göre de en yüce mertebedir. O şehitleri yetiştiren annelerin ellerinden o şehitlerimizin de tertemiz alınlarından öpüyorum ve onları saygıyla selamlıyorum. Vatan dediğimiz şey sadece toprak değildir, milletir, özgürlüktür, hürriyettir, vatan kavramı geniştir. 12 askerimizin şehit olması üzerine bir sorgulama yaptım. Bizim orada ne işimiz vardı diye soru sordum. Bazıları bunu yadırgadı. Eğer neden şehit oldular diye soru sormamızı yadırgıyorlarsa ben onları yadırgıyorum ve kınıyorum. Şehitlerimizin canı bizim için değerlidir. Bırakın canını her şehidimizin saçının teli bizim için önemlidir."